17 Mart 2013 Pazar

Kazasız Belasız


  
  Kazasız Belasız



 İnsanın en önemli hakkı ‘ Yaşama Hakkı’. Diğer haklar ise bu hakkın türevidir. Şöyle ki Yaşama Hakkı ihlal edilince eğitim, konut, çalışma vb. hiçbir hakkın bir anlamı yok aslında.
  Ülkemizde her yıl 1500 işçi iş kazası sonucu hayatını kaybediyor. Bu da günde ortalama 5 insan hayatı demek.Dünya da ise iş kazaları sıralamasında ilk  3’teyiz.
 Tam da geçtiğimiz birkaç ay içinde bu konuyla ilgili, çok önemli, aslında geçte kalınmış bir kanun yürürlüğe girdi. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu.
 Bu kanunla birlikte her iş yeri tehlike derecesine göre belirlenecek, 1 kişi çalıştırıyor olsa dahi iş hekimi, iş güvenliği uzmanı çalıştırmak zorunda olacak.
  Geçenlerde bu kanunla ilgili İş Sağlığı ve Güvenliği Yeni Dönem İşveren Yükümlülükleri Semineri’ ne katıldım. İşveren tarafı kanunun hükümlerini genel itibariyle çok ağır bulmuş. Özellikle küçük ve orta ölçekliler için oldukça maliyetli. . (Gerçi işin komik bir tarafı da var her ne kadar  küçük işletmeler için idari para cezası caydırıcı görünse de cezayı ödemek iş hekimi çalıştırmaktan daha karlı. Bence daha ağır hükümler gelmeli.)
  Zaten asıl sorunda bu(!) Küçük işletmelerde iş kazası sonucu hayatını kaybeden insan sayısı büyük işletmelere oranla çok daha fazla. Ki büyük işletmeler zaten genellikle gerekli önlemini alıyor.
 Çoğu işveren için makineyle üretim yapmaktansa insan hayatı daha ucuza geliyor. Aslında tüm bu anlatmak istediklerimi http://www.youtube.com/watch?v=l28rDGYxW4Y bu kısa film özetlemiş.
  Tabi asıl sorunlar biri de  şu, bu konular  yasa da yönetmelikte yer alsa da uygulanıyor mu ? Gerekli denetleme teftiş yapılacak mı?
  Umarım ülkemiz için çok geç kalmış bu kanundaki hükümler için yasal denetim olur ve öngörülen o cezalar uygulanır.

4 Ocak 2013 Cuma

İşverenin Dayanamadığı ‘’Kamu Spotu’’


İşverenin Dayanamadığı ‘’Kamu Spotu’’

Özel sektörde çalışıp ücretinden başka geliri olmayan kişiler için işsizlik büyük bir risktir.

Hatta geçtiğimiz günlerde bende izler bırakan; babamın işsiz kalıp, yedi ay iş arayıp, işi bulduğu ertesi günü emekliliğime şu kadar kaldı hesaplamalarını, evli ve iki çocuklu biri için uzun olan işsiz kaldığı dönemi işsizlik ödeneklerinin de yardımıyla atlattığımızı anlatmıştım.

 Gerçekten işsizlik sigortası ülkemizde bu kadar işsiz varken çok önemli bir ödenek.( Kayıt dışı istihdam oranı %40ken, bu ödeneği almak için çok önemli şartların olmasını katsak bile) Çünkü özellikle evliyseniz ve birde çocuğunuz varsa kabul edebileceğiniz ücrette iş bulmayı aramak gibi bir lüksünüz kalmıyor. Çok daha düşük ücretle çalışmak zorunda kalıyorsunuz. Ama en azından bu ödenekle ‘’temel ihtiyaçları karşılarım’’ ne de olsa deyip, iş arama süresini uzatabiliyorsunuz. İşverense akşam eve ne yemek götürebilirim, şu kadar kişiye bakmak zorundayım düşüncesi olmadığından çok sabırlı davranabiliyor. İşçiye verdiği ücretler onun için maliyet olup, karlılığını düşürdüğü için teklif ettiği düşük ücreti kabul eden işçiyi bulana kadar bekleyebiliyor. Ne de olsa karlılık onun için en önemli şey.

Tamda karlılık demişken işverenlerin kesinlikle tahammül edemediği bir kamu spotundan bahsetmek istiyorum. Öyle sigara, obezite gibi dakika başı çıkmayan ki çoğumuzun, televizyonlarda gece kimsenin izlemediği saatlerde yayınlandığı için hiç görmediği İşKurla ilgili bir reklam.

Ülkemizde pasif olarak uygulanan politikalar; işsizlikle ilgili sigorta ödemeleri, işsizlik yardımı dışında birde işsizliğin asıl sebebini çözmeye çalışan aktif politikalar da uygulanıyor. Bunların başında da İşKur’un yaptıklarını sayabiliriz.

Nedense bu kadar işsizimiz olmasına rağmen İşKur hakkında pek bilgimiz yoktur. İşKur, artık eskiden olduğu gibi sadece iş arayan ve işçi arayanları bir araya getirmekle kalmıyor. İş arayan vatandaşa; 6 ay boyunca, nerdeyse 100 farklı çeşit mesleki eğitim programından, uygun eğitimi veriyor. ‘’Şu iş sahalarının önünü açık, bunlara yönelebilirsiniz.’’ Diyerek, danışmanlık yapıyor.  Geldiği her gün için 20 lira ücret veriyor. Staj yaptırıp, kamuda istihdam olanağı sunuyor. Özel sektörde, ilk defa kendi bünyesinde yetiştirdiği kişi çalışacaksa da 4 yıllık sosyal güvenlik primlerini karşılıyor…

Peki neden ülkemizde bu kadar işsiz varken ve böyle fırsatlar varken halkımız daha çok bilgilendirilmiyor, sorusu direk akla geliyor.

Sadece kendi çıkarlarını düşünen işveren belki de verdiği ücreti kabul etmeyecek kadar süre verebildiğinden, tek amacı karlılık olduğundan ücretli çalışan bilgilensin istemiyor.

1 dakika 8 saniyelik video (http://www.youtube.com/watch?v=BxzmYjp_nws ), gece kimsenin izlenmediği saatlerde yayınlanıyor.